31 Ekim 2013 Perşembe

Yemek Yapıyoruz #15

Malumunuz Ekim ayını Türkiye'de geçirdik. Haliyle elimi hiçbir şeye sürmedim :)) Gelsin yemekler gitsin içecekler modunda yaşadım tam 1 ay. Ohh ne güzeldi ama, Türk mutfağı gibisi yok arkadaş!

Tatil sonrası eve dönünce kalan 2-3 günde yaptıklarımı kayıt altına aldım ama :) "Yemek Yapıyoruz" serisini es geçmek istemedim.


Gelir gelmez ıslak hamburger yaptım :) Türkiye sonrası Brezilya'ya alışma evresi için "mutfak" ideal bir mekan :)


Ve lavaş eşliğinde eşimin yaptığı köfteler.

29 Ekim 2013 Salı

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 90. yılı kutlu olsun!







Brezilya'da Türk Müziği Esintileri; Kervansarai

26 Ekim 2013 Cumartesi

Yeniden Botanik Bahçesi

Türkiye'den döndükten 2 gün sonra aldık fotoğraf makinemizi ve erzaklarımızı düştük yine yollara :) Botanik Bahçesi'ne gidelim dedik, oranın yolunu tuttuk.


Hava güzeldi. Tek tük insanlar vardı alanda. Piknik alanında vakit geçirmeye gelmiş onlar da bizim gibi.



 Piknik alanında bu şirin masalardan vardı. Bütün masaları boyamışlar, çok güzel görünüyorlardı :)


Bahçedeki gölü fotoğrafladık. Çok güzel bir Botanik Bahçesi değil ne yazık ki, aslında imkan varmış ama olmamış. Alan çok büyük. Çok fazla bitki var. Sosyal aktivitelere biraz daha önem verip bitkileri de daha iyi tasarlayabilirlermiş. Çünkü tasarım adına sıfıra yakın emek var.


 Havaalanı çok yakınımızda olduğu için sürekli uçakların inişlerini izledik. 3 dakikada bir uçak iniyordu, düşündüğümüzden de aktifmiş bu havaalanı. Bu fotoğraf bize "Lost"u hatırlattı :)


Kıyıya köşeye bu kozalaklardan asmışlar.


Daha önce de yaptığımız gibi, adımızı bu yeni deftere de not ettik.


Dönüş yolculuğuna başladığımız anda, henüz Botanik Bahçesi'nden çıkmamışken bu yaramazla karşılaştık. Etrafında arkadaşları da vardı. Ordan oraya zıplayıp durdular. O arada birkaç fotoğraf çekebildik ama :)

Burası da bizim evimizin olduğu semt. Bu mevsimde sarı yapraklar kaldırımları kaplar, doğal halılar oluşur yollarda.

 Bu da komşu binamız :) Evet o bina içinde insanların yaşadığı evlerden oluşan bir apartman!

11 Ekim 2013 Cuma

At binmek ya da binememek :)

İstanbul'da ailece yaptığımız pazar kahvaltısından sonra ablamın ısrarlarıyla "at köyü"ne gitmeye karar verdik.

Annem, kız kardeşim, ablam, eşi, ben ve Emin'ciğim doluştuk bir arabaya ve Şile'ye yarım saat kadar uzaklıktaki at köyüne geldik.





O ana kadar hatta atın üstüne çıkana kadar hiçbir korku belirtisi göstermemiştim. Hatta korkmak aklımın ucundan bile geçmemişti, hiç tereddüt etmeden binmeyi kabul ettim. Önce saç bonesini sonra kaskı taktıktan sonra ha gayret deyip ata tırmandım :)) Kollarımı boynuna doladığım o anda hafif bir ürperti gelmişti aslında, hem çok asil hem çok asi geldi bu gösterişli canlı bana.


2 tur attıktan sonra birden durdu ve gürültüyle çıkardığı sesle birlikte kemiklerini hissettirdi. İşte o an bir daha asla yaşamak istemeyeceğim bir andır. Antrenör gerilmemem gerektiğini, eğer gerilirsem bunu atın hissedeceğini ve onun da gerileceğini söyledikten sonra ellerimin titremeye başladığını farkettim. Hemen boynuna sarıldım "nolur beni atma üzerinden, seni rahatsız etmek için gelmedim" diye saçma sapan konuştuğumu hatırlıyorum.

Boynu sıcacıktı ama, o kadar güzel bir hayvan ki... 2 tur daha attık, bu sefer daha gürültülü şekilde ses çıkardı ve kemiklerinin titreşimi iyice korkuttu beni. "İnmek istiyorum artık, devam etmeyeceğim" dediğimde atın sakinleşmesi gerektiğini söyledi antrenör. Sesimi yükselterek "inmem lazım" dedim, "şştt sessiz ol, atın ürküteceksin" dedi bu sefer. O an bizimkilere doğru döndüm ve "birisi anlatsın şuna, inmem gerekiyor" diye asabileştim iyice. O esnada eşim geldi ve çok şükür sağ salim indim atın üzerinden.

Bir daha asla binmeyeceğimden eminim. Aslında daha iyi bir antrenöre denk gelseydim çok sevecektim belki de at binmeyi. Ama böyle oldu işte. Ablamlar, eşim çok sevdiler. Tek korkan da bendim zaten :(

Atın üzerinde 3 dakika kalabilmeiş olsam da 300 tane fotoğrafım olmuştur herhalde :))) Zaten amaç da bu; haberim yokmuş gibi çek pampa!







"Aslında anlaşırız biz senle ya, ama emin olamıyorum" bakışması :)


 Canım anneciğim de çok yaklaşamadı atlara. Eee benim enteresan tepkilerimden sonra normal tabii :))

9 Ekim 2013 Çarşamba

Güzel İstanbul *Bol Fotoğraf

24 Eylül Perşembe günü başladı yolculuğumuz. Okyanusları, çölleri aştık geldik cennet vatana :) İstanbul'un uçaktan görünen gece manzarası neydi öyle ya! Ne yazık ki fotoğraflarını çekemedik.

Yol uzun sürse de çok yormadı. Ulvi bir amaca hizmet eden bir yolculuktu ne de olsa :) Ve nihayet ulaştık memleketimize, ailelerimize.

Yazının devamında bol fotoğraf yer almaktadır. Yanıma günlüğümü götürmedim nedenini bilmiyorum. Belki de tamamen özgür olmaktı istediğim. Telefonumu almadım yanıma. Tatilde çanta kullanmadım. Sevdiklerimin yanında özgür ve kayıtsız, bana özel, bir tatil oldu bu.


İlk gün kahvaltısı. Anne eli değmiş gibi :)


Şile'nin evimizden görünen manzarası.


Eminönü Yeni Camii



Canım kardeşim.


Ve benim canım eşim.



















Şile'de günbatımı.


Günbatımıyla gelen gökkuşağı.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...