31 Mart 2013 Pazar

Yemek Yapıyoruz #8


Mantı da açtım vallahi buralarda :) Ama akıllı işi değil yahu bu mantı. Kapa kapa bitmiyor, ki benim yaptığım iki kişilik!



Napolitan soslu karides ve Türk usulü tereyağlı pilav. Napolitan sosun içinde zeytinyağı, soğan, sarımsak, domates, taze fesleğen ve baharat var. Karidese ve makarnaya çok yakıştırdığım bir sostur kendisi.



Arnavut ciğeri yaptım ve yumuşacık oldular. Önce 1 saat kadar karbontla karıştırıp beklettim sonra unlayıp hızlıca kızarttım.



Mangal işi eşimden sorulur bu evde :) Özenle uğraşır aman etler kuru olmasın diye. Önce mühürler etleri, önlü arkalı 2-3 dakika kadar kızartır sonra pişirmeye başlar. Tabi 1 gün öncesinden sarımsaklı süte yatırılmıştır etler. Böylece daha sulu olurlar.

Ben çok pişmiş sevdiğim için biraz yanık gibi görünüyor sanırım.

 

Soya soslu somon ızgara ve napolitan soslu çubuk makarna. Norveç somonu biraz ağır geliyor bize, ama lezzetli balık.


8 katlı katmer poğaçalarım :) Kabardıkça kabardılar, kocaman oldular.


Bunlar da patatesli baton çöreklerim. Bunlar öyle bir kabardılar ki pişerken, fırından taşacaklar sandım! Şu maya işini bir tutturamadım gitti :)


Düğüm açma ve türevleri.


Yeşil mercimekli kol böreği yaptım. Mercimek çok yakıştı böreğe bence.


Veee anneminkiler kadar olamasa da gayet güzel olan ketelerim :) Kete, kete, ketee. Çok seviyorum bu tadı çok! Canım annem yapıp yapıp gönderirdi üniversitedeyken. Şimdi iş başa düştü sıvadım koları artık :)



Anneciğimin gönderdiği hazır yufkalardan yaptığım cevizli baklava. Baklava hasretimizi dindirdi çok şükür :)


Ve bu da canım babamın gönderdiği hazır çiğköfte. Ben sadece sulandırıp yoğurdum. Tadı da gayet güzeldi, bu da hasreti dindirmeye yetti yani :)

29 Mart 2013 Cuma

Kuş Parkı

Foz Do İguassu Şelaleleri'ni gezdikten sonra, 24 Mart Pazar günü, uçağımızın kalkmasına 5-6 saat varken bu kuş parkını gezmeye karar verdik. Hem otelimize çok yakındı hem de zaten yapacak daha güzel bir şey yoktu.

Yağmurdan dolayı önce tereddütte kaldık ama sonunda attık kendimizi parka.

Park oldukça büyüktü, her çeşit kuşlar kendilerine özel mekanlardaydı.









Bu Tucano cinsi kuş çok sevimliydi :) Uzun uzun poz verdi bize dalın üzerinde. Sonra biz de ona eşlik ettik tabii.






Bu da süslü kuş :) Kafasındaki tüyler hareket ediyordu yürüdükçe.










Timsah ve yılan da vardı. Hatta tarantula da vardı. O kadar ürkütücüydü ki fotoğrafını çekememişim bile!



Kelebekler için ayrılan bölümde çeşit çeşit kelebek ve kozalar vardı.



Bu papağanların olduğu bölüm en eğlenceli yerdi. İnsanlar kafesin içine giriyor ve kuşlarla yanyana geliyorlar. Kuşlar da insanları eğlendirmek ister gibi oradan oraya uçuyorlardı. Tepemizden geçiyorlar, sağımızdan solumuzdan :) Biraz korkuttular da hızlı hareketleriyle.




Burada da sanki volta atıyorlar :)


Bu papağanlar da uzun süre tartıştılar.



Parkın çıkışında da poz veren papağanlar vardı. Şapkası olanın şapkasına, benim saatime, bir başkasının düğmesine yapıştılar hemen :) Hatta birirnin düğmesini kopardı yaramazın biri.

Görülmeye değer güzel bir parktı.

Foz Do İguassu Şelaleleri


22 Mart Cuma günü sabah 11'de düştük yollara. Curutiba üzerinden aktarmayla 4 saatlik yolculuğun sonunda İguassu'ya ulaştık.




Otelimiz havaalanına çok yakındı, hemen eşyalarımızı bırakıp etrafı keşfedelim dedik. Bu arada otelimiz ekolojik oteldi ve benim çok hoşuma gitti. Ağaçlarda maymunlar oynuyorlardı :) Bahçe içerisinde küçük küçük evler şeklindeydi otel. Yemek alanı için yarı kapalı küçük bir mekan düzenlenmiş. Daha çok gençlerin takıldığı bir yer olduğu için de konsept o şekildeydi.



Eşyalarımızı bıraktıktan sonra helikopter seslerini duyduk. Pist hemen otelin yanındaymış. Benim helikopter arzum hiç sönmediği için gidip bakmak istedim hemen. O arada eşim biletleri almış bile, çok acele oldu benim için :)


Pilotumuz kadındı :) 10 dakika kadar utr attık şelalaelerin üzerinde.


Sol taraf Arjantin sağ taraf Brezilya oluyor. Biz Arjantin tarafına geçemedik. Güzergah farklıydı ve bizim o kadar zamanımız yoktu. Suyun büyük kısmı Arjantin tarafından dökülüyor ve haliyle manzaranın güzelliği Brezilya tarafından görülüyor.






Ertesi gün, bot turu yapmak için ormanın içerisinden geçtik önce. 15 dakikalık kadar kısa bir gezintiydi. Gezerken rehber bot turuyla ilgili kısa bilgiler verdi.




Bota binmeden önce ayakkabılarımızı çıkartmamız söylendi. Ben fazla ıslanmayız düşüncesiyle çıkartmayacaktım ama sonunda ben de çıkardım. Eşyalarımızı dolaplara bıraktıktan sonra bota bindik. 20-25 dakikalık bir turdu. Şelalelere yaklaştıkça heyecan arttı tabii :)



En son geldiğimiz noktada öyle bir su çarpıyordu ki, nefes almak bile zordu. Yağmurlukların hiçbir anlamı kalmadı :) baştan aşağı ıslandık.


Şansımıza hava güneşliydi de çabuk kuruduk ve parkı gezmeye başladık.
Şelaleleri seyretmek için belli noktalarda seyir alanları oluşturulmuş. Her noktadan baktık biz de.





Bu hayvancıklar da insanların arasına karışmış yaşayıp gidiyorlar :) 3 tanesi bir olup fotoğraf makinesinin çantasına bağladığım peynirli ekmeklerlerin poşetine saldırdılar. Öyle bir abandılar ki bir an üzerime atlayacaklar sandım. Neyse ki poşeti yırtabildiler de afiyetle yediler peynirli ekmekleri :)



Seyir alanlarından şelalelerin görünüşü.


Şelaleler üzerinde seyir platformları da oluşturulmuş. Ama bu platformda gezmek de bota binmek gibi bir şey. Biz çok ileriye gitmedik çünkü bayağı ıslatıyor sular.









İlk akşam merkeze gidip gezdik. Sokaklar güzeldi, geniş kaldırımlar vardı ve hayat canlıydı. 3 saat kadar dolandık merkezde. Bu tek kişilik motor taksileri gördük sonra. Bildiğimiz bir yer olsa binip gidecektik ama şehri bilmeynince deneyemedik :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...