6 Ocak 2014'te sabahtan düştük yollara eşimle. Santos Dumont
Havaalanına iniş sanki okyanusun üzerine inmek gibiydi, uçağın iniş takımları
açılmasına rağmen pencerelerden hala okyanus görünüyordu.
Copacabana plajının bir arka caddesindeki otelimize ulaşıp,
eşyalarımızı bıraktıktan sonra havada sis görünmemesi sebebiyle ilk olarak
Corcovado Tepesi'ni gezmeye karar verdik. Biz tepeye ulaşım için minibüsü
tercih ettik. Bileti Copacabana'dan alıp aynı noktadan binerek yaklaşık 30
dakikalık bir yolculuğun ardından tepeye ulaştık.
Corcovado Tepesi'ndeki 38 metrelik Kurtarıcı İsa Heykeli
dehşet vericiydi. O kadar büyük ve görkemli ki... Fotoğrafını çekmek için
yerlerde yuvarlanmak gerekebiliyor. 2007'de Dünyanın yeni 7 harikasından biri
olarak seçilmiş. Tepeden şehir manzarası ise muhteşemdi.
İlk gün Corcovado Tepesi'nde oyalandıktan sonra otele attık
kendimizi. Erkenden yatıp, güneşle birlikte uyandık. Otelimizn hemen önünde
otobüs durağını gördük. Üzerindeki bilgilendirme panosunu inceledikten sonra,
gitmek istediğimiz belli başlı turistik bölgelere otobüsle ulaşımın çok kolay
olabileceğini gördük. Aslında Rio'nun tehlikesi hakkında birçok defa
uyarılmıştık. Anlatılan hikayelerin bir kısmı doğru bir kısmı efsaneydi belki.
Ama tehlikeli bir şehir olması yadsınamaz bir gerçekti.
Otobüs Bilgilendirme Panosu
Biz önlem amaçlı, akşamları belli bir saatten sonra
Copacabana Plaj'ına inmedik. Cadde üzerinde dolaştık ama yanımıza değerli
eşyalarımızı almadan. Bütün ulaşımlarımızı halk otobüsüyle yaptık. Otobüslerin
klimalı olması da avantaj sağladı bu duruma. Bindiğimiz bir otobüste muavin de
şoför de kadındı. Otobüste yaşanan enteresan ve komik anlar da anı olarak kaldı
bize. Aslında bir dezavantajı bulunmadığı takdirde, gidilen yabancı bir şehirde
otobüse de binmek gerektiğini orada öğrendim.
2. gün Pão de Açúcar Tepesi'ne çıkmak üzere ilk teleferiğe
bindik. İndiğimiz yer Urca Tepesi'ydi. Orada bir tur atıp 2. teleferiğe
bindikten sonra Pão de Açúcar Tepesi'ne ulaştık. Manzara bu tepeden daha güzel
görünüyordu. Havaalanı ayaklarınızın altında kalıyor; uçakların inişini
izliyorsunuz. Manzaraya doymak mümkün değil, hele bir de gökyüzü açıksa.
Yarım günümüzü bu tepede dolaşarak geçirdikten sonra Botanik
Parkı'na gitmek üzere yola koyulduk tekrar. Botanik Parkı olabildiğince büyük
bir parktı. Girişte ufak bir restorandan sonra her yer yemyeşildi. Göletlerde
yüzen nilüferler, pergolalara sarılmış sarmaşıklar, bambular... huzur verici
bir ortamdı. Girişin sağ tarafında bir de Japon bahçesi bulunuyordu.
3. gün şehrin merkezini gezmek üzere otobüse bindik
erkenden. Floriano Meydanı'na indikten sonra aşık olacaktım bu şehre. Tarihi
kiliselerine, tiyatro binasına, ara sokaklarına... Bana çocukluğumun geçtiği
yeri, Eminönü'nü hatırlattı burası. Bütün yapılar o kadar güzeldi ki,
gördüğümüz her binaya, adını duyduğumuz veya duymadığımız her kiliseye girdik.
Santa Teresa'da Selaron Merdivenlerini gezdikten sonra arka sokaklara indik.
Her köşe başında 2 polis memuru görevde olduğu için güvende mi hissetmemiz
gerektiğini, yoksa tehlikenin var olduğu anlamını taşıyan polislerin
varlığından endişe mi duymamız gerektiğini kestiremedik. Bu ikilem şu kenarda
dursun, biz mahalleyi çoktan gezdik bile. Evlerinin kapısının önüne çıkmış
manikür, pedikür yaptıran kadınları, üzerleri boyanmış duvarları, elindeki
hurdaları düzenleyen amcayı, birbirleriyle oynayan çocukları izledik. Gerçek
Rio'yu da gördük.
Bizim için tatil demek, gezmek, dolaşmak, yeni tatlar
denemek, farklı kültürleri öğrenmek, tarihi binaları incelemek anlamı taşıdığı
için, Copacabana Plajı ikimizin de pek ilgisini çekmedi açıkçası. Rio'ya ayıp
olması diye son akşam uğradık bir. Biraz taş topladım plajdan.
Doğasıyla, tarihiyle, havasıyla çok güzel bir şehirdi Rio.
En azından bize görünen yüzü çok güzeldi.
Fotoğraflar eşim Mehmet Emin CİHAN'a aittir.
İki tarafı okyanusa açılan Santos Dumont havaalanı
Santos Dumont Havaalanı'nın içi !!!
"Nossa Senhora de Copacabana" Caddesi Üzerindeki Otelimiz
Brezilya'nın
otobüslerinde bulunan turnike. Otobüs hareket halindeyken, çantayla bu
turnikeden geçebilmek beceri ve tecrübe isteyen bir meziyettir :))
Santa Teresa Mahallesi
Santa Teresa Mahallesi
Santa Teresa Mahallesi
Santa Teresa Mahallesi
Santa Teresa Mahallesi
Santa Teresa Mahallesi
Santa Teresa Mahallesi
Santa Teresa Mahallesi
Corcovado Tepesi'nden Lagoon
Cristo Redentor (Corcovado Tepesi)
Corcovado tepesinden Rio
Corcovado Tepesi'nden Rio Manzarası
Corcovado Tepesi'nden Rio Manzarası
Pão de Açúcar tepesi'nden şehir manzarası
Pão de Açúcar tepesi'nden Copacabana Plajı
Pão de Açúcar tepesi'nden şehir manzarası
Pão de Açúcar tepesi'nden şehir manzarası
Arcos do Lapa (Lapa Kemeri)
Floriano Meydanı'ndaki Anıt
1909 yılında inşa edilip 2005-2010 yıllarında restore edilen tarihi tiyatro binası
Tarihi Tiyatro Binası
Merkezde bulunan Candelária kilisesi
Merkezdeki Tarihi Kiliselerden Biri
Merkezde bulunan São José kilisesi
Merkezdeki Tarihi Kiliselerden Biri
Merkezdeki tarihi kiliselerden biri
Merkezdeki tarihi kiliselerden biri
Botanik Bahçesi
Botanik bahçesinde bitkilerle elde edilen ilaçlar
Botanik Parkı
Botanik Parkı
Botanik Bahçesi
Botanik Bahçesi
Rio'nun Ara Sokakları
Portakallı Patlıcan Suyu
Kültür farkı gerçeğini en iyi açıklayan fotoğraf :) Bu işaret Brezilya'da şans anlamı taşıyor.
Selaron Merdivenleri'nde Türkiye Esintisi
Selaron Merdivenleri'nde Hz. Fatıma^'nın Eli
Selaron Merdivenleri'nde Kabe ve Hz. Muhammed'in İsmi
Selaron Merdivenleri'nde Türkiye esintisi
Rio'da bir altgeçit
Maracanã Stadı
Copacabana plajının arkasında kalan favelalar (gecekondular)
Muhteşem bir coğrafya. Yapılar, mekanlar, insanlar herşeyiyle muhteşem. Çok değişik bir havası var. Sanki gittimde biliyormuşum gibi yazdım :) Ama çok merak ediyorum. Belki bir gün ben de görürüm oraları. Siz de çok güzel anlatmışsınız. Zevkle okudum. Fotoğraflara zaten laf yok. Eşiniz ya çok yetenekli ya da profesyonel fotoğrafçılık yapıyor olsa gerek. Bana takip edilecek bir blog daha :))
Merhabalar Gülce, hoşgeldin bloğuma :) İnşallah size de kısmet olur, gerçekten enteresan, görülmesi gereken yerler olduğunu düşünüyorum. Bu arada eşim hobi amaçlı amatör fotoğrafçılık yapıyor. Bana da yeni bir blog çıkmış oldu, yemek yapmak da ilgi alanıma giriyor :) Memnun oldum...
Muhteşem bir coğrafya. Yapılar, mekanlar, insanlar herşeyiyle muhteşem. Çok değişik bir havası var. Sanki gittimde biliyormuşum gibi yazdım :) Ama çok merak ediyorum. Belki bir gün ben de görürüm oraları. Siz de çok güzel anlatmışsınız. Zevkle okudum. Fotoğraflara zaten laf yok. Eşiniz ya çok yetenekli ya da profesyonel fotoğrafçılık yapıyor olsa gerek. Bana takip edilecek bir blog daha :))
YanıtlaSilMerhabalar Gülce, hoşgeldin bloğuma :)
Silİnşallah size de kısmet olur, gerçekten enteresan, görülmesi gereken yerler olduğunu düşünüyorum. Bu arada eşim hobi amaçlı amatör fotoğrafçılık yapıyor. Bana da yeni bir blog çıkmış oldu, yemek yapmak da ilgi alanıma giriyor :) Memnun oldum...
Ben de çok memnun oldum :))
YanıtlaSil